29 Eylül 2012 Cumartesi


6 gazeteye ambargo!

6 gazeteye ambargo!

AK Parti'nin akreditasyon uygulamasına TGC'den tepki.

Güncelleme:29 Eylül 2012 21:34
AK Parti'nin yarın yapılacak kongresinde, Cumhuriyet, Aydınlık, Sözcü, Evrensel, Birgün, Yeniçağ gazeteleri akredite edilmedi.
Uygulamaya tepki gösteren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti,  "İktidar söylemde çok sesliliği, uygulamada tek sesliliği istiyor" dedi.
TGC Yönetim Kurulu açıklaması şöyle;
“Bu gazetelerde görev yapan gazetecilere AKP genel kurulunu izlemek için giriş kartı verilmemesi ayrımcılıktır. Söylemde çok sesliliği dillendirenlerin, uygulamada tek seslilikten yana olduğunu göstermektedir. Akreditasyon konusu Türkiye'de yıllardır bir sorun olarak gündemdedir. Sorunun çözümünü beklerken yeniden keyfi değerlendirmelerle iptaller yaşanmaktadır. İktidar, yayın politikasından hoşlanmadığı gazetelerin çalışanlarının mesleklerini yapmalarını engellemektedir. Halkın bilgilenme hakkını da yok saymaktadır. TGC olarak bu yanlıştan artık dönülmesinin bekliyoruz.”

Notaya rağmen top atışları sürüyor

Notaya rağmen top atışları sürüyor

Ahmet Davutoğlu, Akçakale ilçesine düşen havan mermisi nedeniyle Türkiye'nin Suriye'ye 'nota' verdiğini açıklamasına rağmen akşam saatlerine doğru ard arda havan topları Türk sınırına düştü.

Güncelleme:29 Eylül 2012 22:21
Türkiye-Suriye sınırının ortasında bulunan serbest bölgeden gecen TCDD ait demiryolu yakınlarına düşen havan toplarının şarapnel parçaları raylara zarar verdiği illeri sürüldü.
Suriye'nin Rakka iline bağlı Telabyat ilçesinde çatışmalar aralıklarla devam ediyor. Esad'a bağlı askerlerin kullandığı tanklardan açılan top mermileri Telabyad'ın değişik semtlerine düşmeye devam ediyor. Patlamaların yaşandığı ilçede halk can korkusu yüzünden tel örgülerden geçip Akçakale'ye sığınmaya devam ediyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Suriye'ye 'nota' verdiğini açıklamasına rağmen akşam saatlerinde Beşar Esad'a bağlı askerler, Telabyat sınır kapısını bombalamaya başladı. Havan topları, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları yakınlarına şarapnel parçaları düştü. İki muhalif askerde bombaların düştüğü bölgede gezinmesi dikkat çekti. Suriye tarafından gelen 3 top mermisi serbest bölgeye düştü. Şarapnel parçalarının tren raylarına isabet ettiği, fakat büyük bir hasarın olmadığı öğrenildi.
AVUÇLAR DOLUSU ŞARAPNEL PARÇLARI
Top atışının ardından rayların olduğu yere 2 muhalif asker giderek inceleme yaptı. Bu sırada peş peşe 2 bomba daha muhalif askerlerinin yakınlarına düştü. Muhalif askerler sakin bir şekilde bombaların düştüğü yeri inceledikten sonra ele geçirdikleri Telabyat kapısına geri döndü. Suriye topraklarında yaşananları çıplak gözle izleyen Akçakaleliler ise sokağa çıkarak kısa süreli panik yaşadı. Burada gazetecilere tepkilerini dile getiren vatandaşlar, "Her gün bu patlamalarla yatıp kalkıyoruz. Buna bir çözüm bulunsun. Çocuklarımızın ve bizim sağlığımız bozuldu. Esad'ın çaresine bakılsın. Günde 3 öğün top sesleriyle irkiliyoruz" dedi.
Suriye ile Akçakale arasına düşen şarapnel parçaları vatandaşların korkulu rüyası oldu. Psikolojileri bozulduğunu söyleyen vatandaşlar avuçlar dolusu şarapnel parçalarını düştüğü yerden toplayıp gazetecilere gösterip "Esad her yeri bombalıyor. Bu şarapnel parçaları her gün evlerimizin yakınına düşüyor. Artık çocuklarımız bu şarapnel parçalarını toplayıp kendilerine oyuncak yapıyor. Bu savaşın biran önce bitmesini istiyoruz" diye tepkilerini dille getirdiler. 

Ankara'da eğitim uçağı düştü: 1 ölü

Ankara'da eğitim uçağı düştü: 1 ölü

Ankara'da eğitim uçuşu sırasında enerji nakil hattına takılan uçak bir evin bahçesine düştü. Kazada uçağın pilotu hayatını kaybederken, yardımcı pilot ağır yaralandı.

Güncelleme:29 Eylül 2012 18:55
 Çubuk ilçesi Esenboğa Mahallesi'ndeki bir evin bahçesine eğitim uçağı düştü. Alınan bilgiye göre, İstanbul Havacılık Kulübü'ne ait C 170 tipi tek motorlu eğitim uçağı, enerji nakil hatlarına çarpmasının ardından Esenboğa Mahallesi'nde bir evin bahçesine düştü. 

Erkan, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındı.Kazada, ismi henüz belirlenemeyen uçağın pilotu hayatını kaybetti, yardımcı pilot Hasan Erkan ağır yaralandı. 

El Arabiya: Türk pilotları Suriye öldürdü

El Arabiya: Türk pilotları Suriye öldürdü

El Arabiya televizyonu Suriye istihbaratına ait olduğu iddia edilen “çok gizli” iki belge yayınladı.

Güncelleme:29 Eylül 2012 20:06


 Suriyeli muhaliflerin sızdırdığı belgelere göre, 22 Haziran’da Akdeniz’e düşen Türk keşif uçağındaki iki pilotu Suriye ordusu sağ buldu. Suriye Hava Kuvvetleri İstihbaratı’nın “savaş esiri” muamelesi yaptığı pilotlar, Moskova’dan geldiği öne sürülen emirle “doğal yollardan” öldürülüp cesetleri deniz dibine yerleştirildi!
 Suudi Arabistan Kraliyet Ailesi ile bağlantılı olan MBC grubunun sahip olduğu, Dubai merkezli kanalın elinde bulunan, Suriye rejimine ait olduğu iddia edilen “çok gizli belgelere” dayanıyor. El Arabiya, Suriyeli muhaliflerden aldığı bu belgelerin bir kısmını doğrulatmayı başardığını belirterek, Akdeniz’de düşen Türk jetinin akıbetiyle ilgili iddialarla yeni bir haber dizisine başladı.
Türk Hava Kuvvetleri’ne ait RF-4E tipi bir keşif uçağı 22 Haziran’da Suriye açıklarında düşmüş, şehit pilotlar Gökhan Ertan ile Hasan Hüseyin Aksoy’un naaşları 1300 metre derinlikten 5 Temmuz’da çıkarılmıştı. El Arabiya, yayınladığı iki belgeye dayanarak pilotların Suriye ordusu tarafından sağ bulunduktan sonra “infaz edildiğini” öne sürdü.
"SORGUYA ÇEKİLDİLER"
“Son derece gizli” olduğu belirtilen ilk belgenin, doğrudan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın makamından çıktığı ve Suriye Özel Operasyonlar Birimi Başkanı Tuğgeneral Hasan Abdülrahman’a gönderildiği öne sürüldü. Belgede, “İki Türk pilot, uçağın Tartus’taki Rus deniz üssü ile koordineli bir şekilde düşürülmesinin ardından Suriye Hava Kuvvetleri İstihbaratı tarafından yakalandı” deniyor. Esad’ın emriyle Türk pilotlara “savaş esiri” muamelesi yapılması, Özgür Suriye Ordusu’na Türkiye’nin verdiği destek konusunda sorgulanmaları da belgede belirtiliyor. Ardından pilotların Hizbullah’a teslim edilmek üzere Lübnan’a nakledilebileceği ifade ediliyor. 
RUSYA'YI ZAN ALTINDA BIRAKIYOR
İkinci belge de Suriye Devlet Başkanlığı çıkışlı ve tüm Suriye dış istihbarat birimlerine hitap ediyor: “Rus liderliğinin bilgisi ve rehberliğine dayanarak Özel Kuvvetler Birimi tarafından tutuklanan iki Türk pilotu doğal yollardan ortadan kaldırıp cesetlerini uluslararası sulardaki çakılma bölgesine geri götürme ihtiyacı doğmuştur.”
Aynı belgede Suriye’nin Türk hükümetinin “başına bela olacağı” şeklinde bir mesaj gönderilmesi, PKK’nın Türkiye sınırında harekete geçirilmesi ve Ankara’nın herhangi hasmane hareket durumunda karşılaşacağı tehlike konusunda bilgilendirilmesi de öneriliyor.
Suudi Arabistan Kraliyet Ailesi ile bağlantılı olan MBC grubunun sahip olduğu, Dubai merkezli El Arabiya televizyonunda yayınlanan haber, kanalın elinde bulunan, Suriye rejimine ait olduğu iddia edilen “çok gizli belgelere” dayanıyor. El Arabiya, Suriyeli muhaliflerden aldığı bu belgelerin bir kısmını doğrulatmayı başardığını belirterek bu akşam Akdeniz’de düşen Türk jetinin akıbetiyle ilgili iddialarla yeni bir haber dizisine başladı.
Türk Hava Kuvvetleri’ne ait RF-4E tipi bir keşif uçağı 22 Haziran’da Suriye açıklarında düşmüş, şehit pilotlar Gökhan Ertan ile Hasan Hüseyin Aksoy’un naaşları 1300 metre derinlikten 5 Temmuz’da çıkarılmıştı. El Arabiya, yayınladığı iki belgeye dayanarak pilotların Suriye ordusu tarafından sağ bulunduktan sonra “infaz edildiklerini” savundu.
SORU İŞARETLERİ
El Arabiya, şehit cenazelerinin 1,300 metre derinliğe nasıl yerleştirildiğini açıklamadı. Ayrıca uçağı vurduğu iddia edilen Grad, güdümlü bir füze değil, güdümsüz bir roket. Kısacası havadaki hareketli bir hedefi vurması neredeyse imkansız.
TARAFLAR NE DEMİŞTİ?
Türkiye: Genelkurmay Askeri Savcılığı, Doğu Akdeniz’de iki pilotumuzun şehit olduğu RF4-E savaş uçağımız ile ilgili en net açıklamayı 19 Eylül'de yapmıştı. Askeri savcılık, uçağın Suriye hava savunma unsurları tarafından atılan füzenin blast (basınç) etkisi etkisiyle düştüğünü açıklamıştı.
Arap televizyonunun yayınladığı diğer belge.
Açıklamada, 22 Haziran’da düşen uçağın uluslararası hava sahasında Suriye sınırına paralel, 7 bin 400 feet irtifada, 300 knot süratte, 211 derece yönündeyken en son 35.48.2 Kuzey, 35.33.21 Doğu koordinatında istikrarlı uçtuğu ifade edildi. Bu koordinatta saat 11.57’de sola ani bir dönüşle uçağın irtifa kaybederek Suriye topraklarına 8.6 deniz mili mesafede, Suriye karasularında 35.48.26 Kuzey, 35.37.59 Doğu koordinatında denize düştüğünün tespit edildiği belirtildi.
Şam: Suriye Ordusu, Suriye karasuları üzerinde alçaktan hızla uçan yabancı bir cismin vurulduğunu ve isabet alan uçağın sahilden 10 km uzaklıkta denize düştüğünü açıkladı. Askeri sözcü, vurulan hedefin daha sonra Türk askeri uçağı olduğunu fark ettiklerini belirtti.
Rusya: Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, uçakla ilgili ellerinde objektif verileri bulunduğunu ve bunları paylaşmaya hazır olduklarını söylemişti. İsmi açıklanmayan bir Rus yetkili ise ellerindeki verilerin, Suriye hava savunması tarafından vurulan Türk jetinin, Suriye hava sahasını ihlal ettiğini ortaya koyduğunu söyledi. Ancak Moskova elindeki verileri resmen açıklamadı.

28 Eylül 2012 Cuma


İran konusunda ''tam mutabakat''

İran konusunda ''tam mutabakat''

ABD Başkanı Barack Obama ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, "İran'ın nükleer silah elde etmesini önlemeye yönelik ortak amaç konusunda tam bir mutabakat içinde olduğu" kaydedildi.

Güncelleme:28 Eylül 2012 20:47
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Obama ve Netanyahu'nun düzenli istişarelerinin bir parçası olarak ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Netanyahu ile görüşmesinin devamı niteliğinde telefon görüşmesi yaptığı belirtildi.

Açıklamada, "Obama ve Netanyahu'nun, İran'ın nükleer silah elde etmesini önlemeye yönelik ortak amaç konusunda tam bir mutabakat içinde olduklarının altını çizdiği" kaydedildi.İki liderin, bir dizi güvenlik konusunu konuştuğu ifade edilen açıklamada, Obama'nın, "kendisi ve ABD'nin İsrail'in güvenliğine yönelik sarsılmaz taahhüdünü tekrar teyit ettiği" bildirildi.
Netanyahu'nun da Obama'nın, BM Genel Kurulu öncesinde, bu amacın başarılması için yapılması gerekenlere yönelik taahhüdünü memnuniyetle karşıladığı belirtildi.
Ayrıca, iki liderin, "İran'ın nükleer program, nükleer yayılma ve terörizmi destekleme olmak üzere ortaya çıkardığı tehdit bağlamında, ABD ve İsrail hükümetleri arasındaki yakın koordinasyon ve işbirliğine önem verdiği" kaydedilen açıklamada, Obama ve Netanyahu'nun, bu konuda düzenli istişarelere devam etme kararı aldığı da bildirildi.

Çek Cumhurbaşkanı Klaus'a suikast girişimi

Çek Cumhurbaşkanı Klaus'a suikast girişimi

Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus'a suikast girişiminde bulunuldu.

Güncelleme:28 Eylül 2012 20:24
Çek Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Radim Ochvat, Chrastava kentindeki bir köprünün açılış törenine katıldığı sırada saldırıya uğrayan Klaus'un, olaydan yara almadan kurtulduğunu söyledi.
Polis sözcüsü Stepanka Zatloukalova, mermi olarak küçük plastik toplar atan plastik tabancayla yakın mesafeden Klaus'a ateş açan 26 yaşındaki saldırganın, saldırının hemen ardından tutuklandığını belirtti.
Zatloukalova, olay hakkında daha ayrıntılı bilgi vermezken, Klaus'un korumalarının niçin olaya zamanında müdahale etmediği konusunda da bir açıklamada bulunulmadı.

'Olay yine İmralı'ya gidebilir'

'Olay yine İmralı'ya gidebilir'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ATV - A Haber ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Güncelleme:28 Eylül 2012 20:44
Terörle mücadele konusunu değerlendiren Erdoğan, "Siyasi uzantılarının bundan dolayı bağırıp çağırmaktan başka bir davranışları kalmıyor. Siyasi uzantının hiçbir fonksiyonu yok olay herhalde yine İmralı'ya gidebilir" dedi.
Terör örgütünün finansal kaynağının Avrupa olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Şehit cenazelerinde belli süreçlerde azalma oldu, seçimlere gidişte bazı sıkıntıların dışında daha olumlu zeminde gidilebildi. Bu daha ileri noktalara taşınabilir ama şuanda İmralı'nın ya da Kandil'in tesiri ne olur bilemem. Avrupa'nın şuanda bir temsili var, paranın kaynağı orası" diye konuştu.

"PARANIN KAYNAĞI ORASI"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ATV - A Haber ortak yayınında Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak ve Sabah Gazetesi Yazarları Süleyman Yaşar ile Mahmut Övür'ün sorularını yanıtlıyor.
Başbakan Erdoğan, "8 Ekim Pazartesi günü Stockholm'de terörle mücadele ya da sorunu olan gerillalar ve ülke temsilcileri masaya oturacaklar ve çözüm olmadan masadan kalkmayacaklarını taahhüt ettiler. Bu şekilde masadan kalkmayacak güçte ama yettiği ve temsil niteliği olan kimi bulacağız karşı taraftan?" şekindeki soruya şöyle cevap verdi:
"Başbakan Recep tayyip Erdoğan, "Burada bildiğiniz gibi KCK boyutu var, siyasi kanat yurtdışında, KCK başı dağda, terör örgütü başı ada da böyle bir yapı var. Yurtdışına baktığımız zaman onlarla bizim teröristlerle benzer yanı nedir bunu iyi incelemek lazım. Çıkıp bazen Srilanka'da ki gibi bir mücadele deniliyor bunlar bizi yanıltmasın, bunlar bizim isabetli adım atmamızı engelleyebilir, eğer bu işte çözüm olacaksa bir defa terör örgütünün silah bırakması lazım, silah bırakılmadığı sürece burada bir anlaşmanın sağlanması mümkün değil. Şimdi sayın Zana randevu talep etti, geldi görüştük. Silahlar bırakılmadığı sürece netice almak mümkün değil ama bunlar ne diyor? 'Asker, polis silahı bıraksın' Allah aşkına polis, asker silahı bırakır mı? O onun enstürümanıdır, halkımızın güvenliği için olması gerekenlerdir bunlar operasyonlar zaten silahlar bırakıldığı zaman sıfırlanacaktır, onlarda durup dururken operasyon yapmaya meraklı değil ki. Bence bu adımın o boyutu çok önemli, bu görüşmelerde zaman zaman olumlu şeyler olmadı mı? Oldu, şehit cenazelerinde belli süreçlerde azalma oldu, seçimlere gidişte bazı sıkıntıların dışında daha olumlu zeminde gidilebildi. Bu daha ileri noktalara taşınabilir ama şuanda İmralı'nın ya da Kandil'in tesiri ne olur bilemem. Avrupa'nın şuanda bir temsili var, paranın kaynağı orası."
"OLAY HERHALDE YİNE İMRALI'YA GİDEBİLİR"
Oslo'da ki nihai amacın olayı bitirmek olduğunu söyleyen, Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
"Strasburg'daki gibi 'bu işi bitirmeden çıkmayacağız' kararlılığı yoktu çünkü bunlarda karar verici çok fazla. Siyasi kanatla müzakereyi bitirmek bizden kaynaklanmıyor, dağdaki teröristle, parlamentoda ki milletvekilleri sarmaş dolaş olunca bunun ülkedeki yansıması nasıl olur? Şimdi biz aynı zamanda ülkeyi yönetiyoruz ama siyasetçiyiz, bunun halkımın üzerindeki genel izlenimi nedir, bunu ölçmek durumundayız. Yüzde 90 civarında araştırmalarda bu konuyla ilgili tepki geliyor, şimdi biz siyasette müzakere diyoruz onlar inadına gidiyor dağdaki ile öpüşüyor, merhaba dedik diyorlar. Nasıl bir merhabaysa bu artık, madem sen siyasetini yapacaksın gel onu yap ne işin var onlarla.
Benim bakanlarım bunların Eşbakaşkanları ile defalarca görüştüler, bütün bunları yapmamıza rağmen sbişkin siyasi uzantılarının hiç bir fonksiyonu yok. Ben görüşmeden kaçmam ama ellerinde kullanabilecekleri şuanda ne bir kozları var nede yetkileri var. Siyasi uzantılarının bundan dolayı bağırıp çağırmaktan başka bir davranışları kalmıyor. Siyasi uzantının hiçbir fonksiyonu yok olay herhalde yine İmralı'ya gidebilir."
"35 MİLYARIN ÜZERİNDE YATIRIM YAPTIK"
Terörle mücadele konusunda ekonomik anlamda neler yapıldığına dair de açıklamalar yapan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz bölgeye 10 yılda 35 milyarın üzerinde yatırım yaptık fakat buradaki ekonomik sıçramayı ateşleyecek olan şey tabii ki oradaki sukünun olması. Terör burayı tehdit ettiği sürece yatırımlarda ki sıkıntılarımız sürüyor. Bölge için biz ciddi teşvikler başlattık ama halen bir korku, bir ürkeklik var girişimcilerimizin üzerinde yoksa bu korkuyu bir sbişkin atabilse bir anda Güneydoğu ciddi bir patlama yapacak ve Türkiye ekonomisinide bölge canlandıracaktır. Bir zamanlar bizim özellikle faiz lobisinin bir puanı bize maliyeti 2, 2,5 dolardı. Ben şuanda bile politik faizi fazla buluyorum ama Merkez Bankası ne kadar dinliyor, dinlemiyor ortada. Fakat öyle zannediyorum ki Merkez Bankası'nda da aklı selim hakim olacak ve burada da düzenlemeye gidecekler.
Bizim tulumbanın içine su koymamız lazım, 13 maddelik olayda da arkadaşlarımızın çalışmaları var. Biz bunu kısarmıyız, açarmıyız bilinmez ama çalışma yapılıyor."
"TÜRKİYE'NİN GÜÇLENMESİNİ HİÇ BİR KİMSE İSTEMİYOR"
"Size istihbarat örgütlerimizden dolaylı ya da doğrudan bir gölge ele ilişkin bilgi yada soru işareti geliyor mu?" şeklinde sorulan soruya ise Başbakan Erdoğan şöyle yanıt verdi:
"Başbakan Erdoğan: Bir defa bölgede Türkiye'nin güçlenmesini hiç bir kimse istemiyor. Çünkü biliyorlar ki güçlü bir Türkiye çekim alanı oluşturacaktır bunu görüyorlar niye? Çünkü bu milletin genlerinde büyük devlet anlayışı var, biz çünkü Devlet-i Aliyye-i Osmaniye anlayışı üzerine kurulmuş bir devletiz. Sürece baktığımız zaman 600 yıl bu devlet iniş çıkışlarla devam etmiş böyle bir yapı. Şuanda yaşayanlar arasında böyle bir devlet söz konusu değil, böyle olduğuna göre yeni nesil ile beraber bizim bunun tohumlarını atmamız lazım. 10 yılda milli gelirimizdeki artıştan tutun diğer adımlara varıncaya kadar özellikle ben Merkez Bankası'nda 27,5 milyar dolar dendiğinde 'ben komplekse giriyorum bu işi değiştirmemiz 100 milyar dolarları yakalamamız lazım' diyordum. Bizim Merkez Bankamız ne kadar güçlü olursa dünyaya sesimiz o kadar çabuk ulaşır. Bugün bunu yakaladık. Hep konuşurlardı IMF şöyle, IMF böyle, IMF gavur, söylemlerle kurtulamazsın ki. Biz geldik artık Stand-By anlaşlamarını bile yapmıyoruz artık. Nisan ayında IMF'ye olan borcumuz da tamamen bitiyor, IMF'ye şimdi 5 milyon dolar borcu biz veriyoruz, buralara geldik. Büyük devlet olmak budur. Osmanlı'nın argümanları çok çok farklıydı, bizim artık güncelleşen bu yeni dünyada ki argümanlarımız çok farklı olacak. Oradan almayacağımız şeyler yok mu var, onları da alacağız tabii ki ama güncelleyerek."
PROFESYONEL ORDU KONUSU
İleri teknolojiyle donatılmış bir ordunun da konuşulduğunu belirten Erdoğan, "Türk ordusunda asker sayısıda azalıyor. Profesyonel ordu deniliyor hep ama kimse bilmiyor bizim ordumuzun şuanda zaten 3'te 1'i profesyonel. Biz Hudut birlikleri dedik ama maalesef kimse sınır birliklerinde görev almak gibi birşeye yanaşmıyor, az sayıda talep oluyor onunla yola devam ediyoruz" dedi.
Balyoz Davası hakkında da açıklama yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim Özkök paşa ile görüşmelerimiz olurdu, Hilmi paşa okuyan, düşünen bir Genelkurmay Başkanı olarak 4 yılı geçirdiğimiz bir paşaydı. Böyle birşeyi hissettirmediler, böyle birşeyi zaten yaşamış olsa inanıyorum ki bizimle paylaşırdı. Ama tabii ki bazı rahatsızlıklar olduğundan dolayı oda hükümetle değil dışarıda yaşanan olaylarla ilgili olarak söylenirdi. Buda çeşitli tahriklerden dolayı kaynaklanıyordu.
"BEN FOTÜR ŞAPKA HİÇ KULLANMADIM"
"Süleyman Demirel'in bir söylemi vardı Uganda'da darbe olacağını istihbaratımız hemen haber verirdi diye bu şekilde bilgiler gelmiyor muydu size?" şeklinde ki soruya Erdoğan, "Başbakan Erdoğan: Ben fotür şapka hiç kullanmadım bunu bilemiyorum. Biz bu noktada gayet iyiyiz istihbaratımız hergeçen stargazete.com gün dahada güçleniyor. Bizim istihbaratımızın şuanda çalışması anlıktır, müsteşarım herhangi bir olay olduğunda anlık olarak aktarır" dedi.
BİNGÖL ŞEHİTLERİ
"Bingöl'de yaşanan 200 askerimiz bir arada gönderildi ve 10 askerimiz şehit oldu bu olay hakkında görüşünüz nedir?" şeklindeki soruyu Erdoğan şöyle yanıtladı:
"Bakınız burada toplanma yerleri var, burada bu olay oluyor ve 3 tane uygulama gerekiyor. Bu yolculuk esnasında tabii ki burada 2-3 otobüs var, iki tanede midibüs var. 3 tedbir söz konusu, 1 yol eminyeti, 2 konvoy emniyeti, 3 yukarıdan bir helikopter olayı. Genelkurmay Başkanımız bu olayla ilgili araştırma başlattı. Yol emniyeti o güzergaha belirli aralıklarla askerin yerleştirilmesidir, konvoy stargazete.com emniyeti de burada işte kirpi dediğimiz araçlar ki bunlar mayınlara dayanıklı araçlardır bunlar önler arkada var, birde ortada karıştırıcı var dedikleri zırhlı var. Bunlar var ama ilk gelen bilgiye göre yol emniyetinde ki askerin olmadığına dair bana bilgi geldi."
"BİZİM ARKAMIZDA WİKİLEAKS DEĞİL MİLLET VAR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Wikileaks iddiası hakkında, "Elimde benim Wikileaks'ın orjinal belgeleri var orada böyle birşeyler yok. Orada sadece komutanların adı geçiyor, kalkıyor bizim adımızı yazıyor. Neden kaynaklanıyor bu, o gazete var işte adını vermek istemiyorum reklamını yapmış olurum çünkü. Oraya dayadandırarak böyle şeyler yazıyor, CHP zihniyeti milletimle barışık değildir hep ayrıştırmaya da gayret eder ve bundan dolayı da milletimden beklediğini alamaz. Bizim arkamızda Wikileaks değil millet var" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ATV - A Haber ortak yayınında Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak ve Sabah Gazetesi Yazarları Süleyman Yaşar ile Mahmut Övür'ün sorularını yanıtlıyor.
Ellerinde 5 farklı anket sonucu bulunduğunu belirten Erdoğan şunları kaydetti:
"Ortalama olarak bu anketler Temmuz, Ağustos, Eylül'de yapıldı. Ortalaması AK Parti 52,1, CHP 24, 2, MHP 13, 3, BDP 6, 2 tablo bu. Bütün bu tablo çok açık net ortada olmasına rağmen kalkıp sipariş üzere anket açıklamaları da oluyor onlarında tabii ki ortaya bir netice getirmesi mümkün değil."
"YETKİLİ ARKADAŞLARIMIZ GÖRMÜYORLAR"
İthalat ihracat arasında ciddi bir kapanma farkı olduğunu belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir diğer önemli adımda faiz noktasındaki olay eğer biz faizde şuanda biraz daha düşürülürse ve bunu maalesef yetkili arkadaşlarımız görmüyorlar ya da görmek istemiyorlar. Dünyada şuanda eksi, sıfır faiz uygulamaları var. Bu ülkeler ileri ekonomisi olan ülkeler, bunu gördüğümüze göre bu adımları atmamız lazım. Eğer biz yatırımlarda iyi gidersek bunu yakalayacağız. Yeni özelleştirme ihalesine çıkıyoruz şimdi burada Halk Bankası ile ilg ili atacağımız adımlar var, bunlarında bu sürece ciddi katkısının olacağını düşünüyorum. Kararlılıkla büyümeye yönelik enstürümanları vermeye devam edeceğiz."
ELEKTRİĞE ZAM
Doğalgaz zammı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan şöyle konuştu:
"Ben popülizm yapmayı sevmem gerçek neyse onu söylemem lazım. Ben vatandaşımın satınalma gücüne bakarım tabii ki doğalgazla ilgili, elektrikle ilgili atacağımız adımlar bu denge üzerine atılmıştır. Bu zam doğalgazda 4 ay sonra 6 ay sonra neticesini veriyor bunu bizim üstlenmemiz mümkün değil, inşallah şimdi bu açıklamayı yapacağımızda orada doğalgaz maliyetlerinin ne olduğunu açıklayacağız. Orada göreceksiniz ki devlet stargazete.com şuanda halkına doğalgazını satarken çok ciddi bir oranda sürvansiyon yaparak satıyor. Biz bu sattığımız doğalgazdan para kazanmıyoruz, mutfak tüpler, sanayi tüplerinde zam yapmayacağız. Araçlarda, elektrikde yapmamız lazım. Burada doğalgazın bize olan yükü artınca bunun tabii ki elektrik enerjisine de yansıması olacak mümkün olduğunca en az şekilde halkımızı sıkıntıya sokacak şekilde olacak. Doğalgazda şuanda yüzde 10 olarak düşünülüyor ama bundan sonra bizim 1, 1,5 yıl gibi doğalgaz olayına zam olarak girmeyiz." 

'Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir'

'Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir'

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Habertürk televizyonunda gündeme ilişkin soruları cevaplıyor.

Güncelleme:28 Eylül 2012 19:16
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Habertürk'te gazeteci Ece Üner'in sorularını yanıtladı. Oslo sürecini ahlaki bulmadığını ifade eden CHP lideri, ikinci Oslo görüşmelerinden sonra iç savaşın tetiklenebileceğini savundu.
HP lideri Kılıçdaroğlu Habertürk'te Akşam Raporu progaramında gazeteci Ece Üner'in sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan'ın İmralı görüşmeleri ile ilgili ifadelerini eleştiren Kılıçdaroğlu, hükümetin ateşkes sağlayıp seçim kazanmak için bu yola başvurduğunu savundu. Oslo sürecini de ahlaki bulmadığını ifade eden CHP lideri, ikinci Oslo görüşmelerinden sonra iç savaşın tetiklenebileceğini savundu. Başbakan Erdoğan'ın Oslo görüşmeleri metniyle ilgili olarak altında imza bulunmadığını ifade ettiği hatırlatılan Kılıçdaroğlu, bu tarz metinlerde tarafların değil hakem devletin imzasının bulunduğunu dile getirdi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

ÇÖZÜM İÇİN MECLİSE GELMİYORLAR, KOŞA KOŞA OSLO'YA GİDİYORLAR
"Eğer bir Başbakan çıkıp kamuoyunun önüne 'Öcalan'la görüşülmeli' diye beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Ben bunu kabul etmiyorum. Bir devlet yönetiminde böyle bir şey olabilir mi? Oslo süreci ilkesiz bir süreçtir, doğru ve ahlaki bir süreç değildir. Yalanlar üzerine, halkı kandırma üzerine kurulan bir süreçtir. Tek amacı vardır AKP'ye seçim kazandırmak için PKK'ya eylemsizlik kararı alınmasını sağlamaktır. Bu da başarısızlıktır. Terör örgütü ile görüşme meselesine gelirsek. İstihbarat örgütü görüşür mü, görüşür. İtiraz ettik mi? Ama çıtayı getirip Başbakanlığın üzerine koyarsan itiraz ederiz. İlk Oslo görüşmeleri yapıldı, Türkiye kan gölüne döndü. İkinci Oslo'dan sonra Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir."
Terör olaylarlı ile ilgili olarak tüm partileri meclise davet ettiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, iktidar partisinin bu davete olumlu yanıt vermediğini belirterek, "Bizim yerimiz TBMM. Oturup konuşalım, Kortkular ve Meclis'e gelmiyorlar, ama koşa koşa Oslo'ya gidiyorlar. Bir sorun çözülecekse bu ülkenin kendi iç dinamikleriyle çözülmeli. 'Ben Meclis'i, halkı ve kanaat önderlerini devre dışı bırakacağım' diyor. Kalkıp Oslo'ya gideceğim diyor. Biz bunu yemeyiz" diye konuştu. Uzlaşma komisyonu önerilerinin de kabul edilmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Devlet hukuk zemininde görüşme yapar, bizim önerimiz buydu. Bizim çözümümüz toplumsal uzlaşmayla ve bütün siyasi partilerin katılımıyla. Şimdi AKP İmralı'ya da giderim diyor, mesele yok. Gemisi var, arabası var, uçağı var. Eğer cesareti varsa gitsin konuşsun" dedi.
O YARGIÇLARIN ÇOCUKLARI UTANACAKLAR
Silivri'deki yargılamaları eleştiren Kılıçdaroğlu, konuyla ilgisiz kişilerin dahi cezalandırıldığını savunarak şunları söyledi:
"Yunanistan'da da darbe yapıldı. Bildiğim kadarıyla 23 kişi mahkum oldu. Emir komuta askerlikte çok önemlidir. Yukarının verdiği emri alt sorgulayamaz, böyle bir hakkı yoktur. Silah tak, ateş et dediği zaman er ateş etmek zorunda değildir. Şimdi siz teğmenden generale kadar 'darbeci' diye suçladınız. Orada daktilo yazan memura bile hapis cezası verdiler. Onun darbe ile ne ilgisi var? O mahkemede görevli olan yargıçlar Türk hukuk tarihine kara bir sayfa armağan ettiler. O yargıçların çocukları hiçbir zaman 'benim babam Silivri'de görev yaptı' diyemeyecekler, utanacaklar. Bu kadar kötü bir mirası çocuklarına bıraktılar."

"HALKIN SEÇMESİ SORUN YARATABİLİR"
Cumhurbaşkanı seçimlerinin halk tarafından yapılmasının bazı sorunlar yaratabileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bir tercihtir. Ama sorun yaratacağı açık. Yarın halkın oyuyla Cumhurbaşkanı oldunuz. İktidardaki parti de diyelim ki yüzde 49'la iktidar. Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapabilir. Başbakan'a 'çekil ben daha fazla oy aldım' diyebilir. Cumhurbaşkanının parlamentoda seçilmesinin gerektiğini söyledik biz. Halk Cumhurbaşkanını seçer, onu da kabul ederiz. Halkın sağduyusuna güveniriz" diye konuştu.
"SURİYE BATAKLIĞINDAN ÇIKAMIYORLAR"
Suriye konusunda hükümetin bataklığa saplandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Suriye konusunda bataklığa saplandılar, çıkmak istiyorlar çıkamıyorlar. Biz yolunu gösterdik 'çıkabilirsiniz' dedik, dinlemediler. Ortak bir Suriye deklarasyonu yayınlayalım dedik, AKP bunu kabul etmedi. Kendilerine Suriye'ye dışarıdan müdahale doğru değil, iç işlerine karışmayalım dedik. Suriye'deki iki tarafı, Çin'i, Rusya'yı, İran'ı, ABD'yi davet edin konferans düzenleyin dedik. Sayın Başbakan 'ben yapmam' dedi ama Rusya yaptı. Bizim Dışişleri Bakanımız Rusya'ya gitti. Sonra Mısır topladı ve Dışişleri Bakanımız yine gitti" dedi.

Makine Mühendisliği Mesleği ve Özellikleri



Her türlü mekanik sistemin, makinenin, makine elemanlarının belirli kriterler çerçevesinde tasarımını 
yapan, geliştiren, üretimini planlayan, üretim teknolojilerini geliştiren, sistemler arası ilişki ve fonksiyonları kuran, geçerli fiziksel kurallar içinde test eden kişidir.
GÖREVLER
Makine mühendisi üç ana işlevi üstlenir;
- Tasarlama,
- Üretim yöntemlerini geliştirme,
- Üretimi planlama ve uygulama.
Çalışılan yerin gelişmişlik düzeyi ve özelliklerine göre bu görevlerin ağırlıkları değişebilir. Gelişmekte olan ülkelerde bu işlev daha çok uygulama biçiminde, gelişmiş ülkelerde ise tasarlama, planlama ve üretim yöntemleri geliştirme şeklinde olmaktadır.
- Genellikle makine mühendisi çalıştığı kuruma göre, ucuz ve kullanışlı mekanik sistemlerin, gaz ve buhar türbinlerinin, pistonlu kompresörlerin, soğutma, ısıtma, havalandırma sistemlerinin,içten yanmalı motorların, nükleer reaktörlerin tasarımı, geliştirilmesi ve üretimi ile uğraşır.
KULLANILAN ALET VE MALZEMELER
- Bilgisayar,
- Hesap makinesi,
- Çizim gereçleri (T cetveli, pergel, rapido, gönye takımı, metre),
- Çeşitli tezgahlar (imalat için).
MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER
Makine mühendisi olmak isteyenlerin;
- Üst düzeyde akademik yeteneğe,
- Şekil ve uzay ilişkilerini görebilme yeteneğine sahip,
- Matematik ve fizik konularına ilgili ve bu alanlarda başarılı,
- Makineler üzerinde çalışmaktan hoşlanan,
Tasarım gücü yüksek, yaratıcı
kimseler olmaları gerekir.
ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI
Makine mühendisleri fabrikalarda, kirli, yağlı ve gürültülü ortamlarda çalışırlar. Ancak yönetici kademelerinde bulundukları zaman büro ortamında da çalışırlar. Makine mühendisi çalışırken nesnelerle ve insanlarla uğraşır.
ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ BULMA OLANAKLARI
Makine mühendisleri fabrikalarda, şantiyelerde, santrallerde, araştırma merkezlerinde çalışabilirler. Makine mühendisleri; köprü, baraj gibi büyük projelerden, en küçük bir aracın üretildiği yerlere kadar uzanan geniş bir alanda çalışma olanağına sahiptirler. Hemen her fabrika makine mühendisi çalıştırır. Makine mühendisleri, kendi adına işyeri açma olanağına sahiptirler. Özellikle mekanik tesisat sistemlerinin projelendirilmesi ve uygulanması alanlarında makine mühendislerine ihtiyaç duyulmaktadır. Makine mühendisleri kendi işlerini kurma olanağına sahiptirler.
MESLEK EĞİTİMİNİN VERİLDİĞİ YERLER
Mesleğin eğitimi, liseden sonra Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ile girilen üniversitelere bağlı mühendislik ve mühendislik-mimarlık fakültelerinin “Makine Mühendisliği” bölümlerinde verilmektedir.
MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ KOŞULLARI
Bölüme girebilmek için Öğrenci Seçme Sınavında (ÖSS) yeterli “Sayısal-2 (SAY-2)” puan almak gerekmektedir.
EĞİTİMİN SÜRESİ VE İÇERİĞİ
Mesleğin eğitim süresi 4 yıldır. Eğitim süresince; ilk yıllarda, Matematik, Fizik, Kimya, Geometri, Teknik Resim gibi temel dersler, sonraki yıllarda ise, Isı Transferi, Mekanik, Makine Elemanları, MakineTasarımı, Nükleer Enerji, Mukavemet, Motorlar, İmalat Yöntemleri, Termodinamik ve Enerji Dönüştürüm Sistemleri konularında dersler okutulmaktadır. Dersler uygulamalı (pratik) ve kuramsal (teorik) olarak sürdürülür. Ayrıca, yaz aylarında staj zorunluluğu vardır.
MESLEKTE İLERLEME
Makine mühendisliği eğitimini tamamlayanlar alanın belli bir dalında uzmanlaşabilirler. Meslek eğitimini tamamlayanların işletme alanında yüksek lisans eğitimi yapmaları durumunda özellikle, özel sektörde yönetici olarak çalışma olanakları bulunmaktadır. İsteyenler akademik kariyer yapabilirler.
BENZER MESLEKLER: Makine teknikerliği, otomotiv mühendisliği.
BURS, KREDİ VE ÜCRET DURUMU
- Öğrenciler, eğitimleri süresince, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından sağlanan kredi ve burslardan faydalanabilirler.
Kamu kesiminde çalışanlar 657 sayılı Devlet Memurları Yasasına göre teknik eleman olarak maaş ve yan ödeme almaktadırlar. Aldıkları ücret, asgari ücretin en az 3- 4 katı kadardır. Özel kesimde çalışanlar, alanlarında çok iyi yetişmek şartıyla yüksek ücret alabilmektedirler.

27 Eylül 2012 Perşembe

Sanko'ya başarı ödülü verildi



Gaziantep Haber City Net Gaziantep Haber City Net- Sanko Holding'in enerji sektöründeki yatırımı nedeniyle, 'Cevizlik Hidroelektrik Santralı başarı ödülü' verildi.



Gaziantep Haber City Net Gaziantep Haber City Net
- Sanko Holding'in enerji sektöründeki yatırımı nedeniyle, 'Cevizlik Hidroelektrik Santralı başarı ödülü' verildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yardımcısı Murat Mercan, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Erol Kaya, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mahmut Mücahit Fındıklı, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu Başkanı Hasan Köktaş ve enerji bürokrasisinin yanı sıra, özel sektör yatırımcılarının katılımı ile Ankara JW Marriott Hotel'de 'ICCI 2011 Enerji Oscar Ödülleri' töreni düzenlendi.
Sektördeki bazı yatırımların değişik kategorilerde ödüllendirildiği törende, Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, "Başarı Ödülü"ne değer görülen Sanko Enerji Cevizlik Hidroelektrik Santralı'nın ödülünü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'dan aldı. Ödül törenine, Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Zeki Konukoğlu ile Sanko Enerji Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Akyol da katıldı.

Ahmedinejad'ın danışmanı tutuklandı



Ahmedinejad'ın danışmanı tutuklandı

İran'ın resmi haber ajansı İrna'nın genel müdürlüğünü de yürüten Ali Ekber Cavanfekr, tutuklanan onlarca Ahmedinejad yandaşından biri.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın baş basın danışmanı, ülkenin dini liderini aşağılayıcı içerikte yayınlar yaptığı iddia edilerek altı ay hapis cezasına çarptırıldı.

Dün gözaltına alınan Cavanfekr'in resmi bir yayında İran'da kadınların giydiği kara çarşafın İran'a özgü bir gelenek olmadığını ve başka ülkelerden ithal edildiğini söylediği öne sürülüyor.

Cavanfekr'in bu sözleri İranlı dini liderler tarafından hakaret olarak nitelendi.

İran'da bulunan muhabirler, tutuklama kararının Ayetullah Ali Humeyni ile Ahmedinejad arasında bir süredir yaşanan anlaşmazlığın sonucu olduğunu söylüyor.

Tutuklama haberi Ahmedinejad New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşurken geldi.

Cavanfekr geçen yıl da tutuklanmış ancak Ahmedinejad'ın yoğun çabaları sonucu kısa sürede serbest bırakılmıştı.

ABD: El Kaide ne ise Assange o



WikiLeaks kurucusu Julian Assange, ABD tarafından bir numaralı devlet düşmanları listesine konuldu. Assange, düşman sınıflandırmasında El Kaide ve Taliban militanlarıyla aynı kategoride yer aldı.

ntvmsnbc
Güncelleme: 12:32 TSİ 27 Eylül. 2012 Perşembe
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın gizli belgelerini Wikileaks üzerinden yayınlayan Julian Assange, düşman sınıflandırmasında El Kaide ve Taliban üyeleriyle aynı seviyeye konuldu.
ABD Hava Kuvvetleri tarafından gizli koduyla hazırlanan belgede, WikiLeaks ve WikiLeaks destekçileriyle bağlantıya geçen ABD ordusu mensuplarının "düşmanla iletişime geçmek" suçlamasıyla karşı karşıya kalabilecekleri, suçlamaların derecesine göre idamla dahi yargılanabilecekleri belirtildi. 
ABD Hava Kuvvetleri’nin yürüttüğü bir soruşturmada ise, ABD'ye ait yüksek güvenlik dereceli dosyalara ulaşabilme hakkı bulunan bir siber sistem analistinin WikiLeaks'e destek verdiği ve Londra'da Assange için yapılan gösterilere katıldığı tespit edildi.

Yürütülen soruşturma, ABD İçişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Pentagon tarafından kullanılan güvenlik ağına (SIPRNet) erişme yetkisi bulunan analistin, gizli kodlu belgeleri, Wikileaks taraftarlarıyla paylaşıp paylaşmadığı üzerinde duruldu.
Hakkında soruşturma yürütülen analistin, gizli belgelere erişme hakkı engellendi ancak soruşturma sonucunda hakkında dava açılmadı. Suçlamalara maruz kalan analist ise, bilgi sızdırdığı iddialarını reddetti.
DESTEKÇİLER DE DEVLET DÜŞMANI 
ABD’ye ait çok gizli ve hassas bilgilerin WikiLeaks’te yayınlanması sadece Assange’ın başını yakmadı. WikiLeaks’e desteğini açıklayan ve bağışta bulunanlar da Washington tarafından “104-D” protokolu kapsamında ABD düşmanı ilan ediliyor. Protokol, düşmanla iletişim kurmanın suç sayılması üzerinden bütün WikiLeaks destekçilerini ABD yasalarına göre düşman ilan ediyor.
ASSANGE OBAMA'YI HEDEF ALDI
BM Genel Kurul toplantısında video konferans aracılığıyla bir konuşma yapan WikiLeaks kurucusu Julian Assange ise, ABD Başkanı Obama'yı hedef aldı.
ABD Başkanı Obama'yı Arap Baharı'nı kendi siyasi çıkarları için kullanmakla suçlayan Assange, Obama’nın Ortadoğu’da ifade özgürlüğünden yana tavır takınırken kendi ülkesinde bunu uygulamadığını belirtti ve bunun en iyi örneğinin kendi başına gelenler olduğunu söyledi.
ABD'YE İADE EDİLMEKTEN KORKUYOR 
İngiltere, İsveç'te iki kadına cinsel taciz suçlamasıyla hakkında dava açılan WikiLeaks kurucusu Julian Assange’ı iade etmeye karar verdi. Bu kararı protesto eden Assange, Ekvador'un Londra'daki büyükelçiliğine giderek siyasi sığınma talep etti. Siyasi sığınma talebi kabul edilen Assange, hala Ekvador Büyükelçiliği'nde bulunuyor. Assange, İsveç'te yargılanmaktan korkmadığını ancak buradan kendisinin ABD'ye iade edileceğini iddia ediyor.
İngiliz güvenlik güçleri ise, Assange'ın kaçarak ülkeyi terk etmesini önlemek için elçilik önünde 24 saat kuş uçurtmuyor.

Erken seçim için teklif verildi




AK Parti ve MHP, yerel seçimlerin 27 Ekim 2013'te yapılması için Anayasa değişiklik teklifi verdi. Teklife, Başbakan Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli de imza koydu
 
Erken seçim için teklif verildi
TBMM - AA - Yerel seçimlerin 27 Ekim 2013'te yapılmasına ilişkin Anayasa değişikliği teklifi ile yasa teklifi, TBMM Başkanlığı'na sunuldu.
  Teklifleri, AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ile MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, TBMM Genel Sekreteri İrfan Neziroğlu'na verdi.
  Canikli, yaptığı açıklamada, yerel seçimlerin öne alınması konusundaki teklifler üzerinde MHP ile yaptıkları çalışmaları tamamladıklarını belirterek, gerekli imzaların da toplandıktan sonra verildiğini ifade etti.
  Anayasa değişikliği teklifinin Meclis açıldıktan sonraki ilk haftada TBMM Anayasa Komisyonu'nda, sonraki ikinci haftada da Genel Kurul'da görüşülmesinin öngörüldüğünü bildiren Canikli, Genel kurulda ilk tur görüşmelerinin 9 Ekim Salı, ikinci turunun ise 12 Ekim Cuma günü yapılmasının planlandığını anlattı.
  Canikli, teklifin önce bugün verileceği daha sonra yarına bırakılması nedeniyle ilgili olarak, "İki genel başkanın imzalaması talebinden kaynaklandı. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli imzalamıştı, Sayın Başbakan da teklife imza atmak istedi. Bundan dolayı teslim konusunda zaman değişimi oldu. Başka bir nedeni yok" dedi.
  MHP Grup Başkanvekili Şandır da teklifin ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek, "MHP'nin gerekçesi, 29 Mart 2009 tarihinde yapılan seçimlerin kış şartlarında çok ağır geçmesi ve çok müessif bir kazayla, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nu seçimlerden önce helikopter kazasında kaybetmiş olmamızdır. Biz 27 Ekim'e alınmasını hem konuyla ilgili tartışmaların bitirilmesi, hem de kolay, rahat, katılımı yüksek seçimin yapılmasını talep ettiğimiz için böyle bir şeyi kamuoyunun bilgisine sunduk. İktidar partisi grubu da bunun doğru olduğunu görünce mesele birlikte bir Anayasa değişikliği teklifine dönüştü" diye konuştu.
  Şandır, MHP olarak seçilmiş belediye başkanlarının emeklilik ve sigortayla ilgili kazanılmış haklarının korunmasını istediklerini belirterek, "Umut ediyorum ki bu noktada da ileri zamanda ortak çalışma yaparak seçilmiş insanların kazanılmış haklarını korumada bir hukuk çıkartırız' dedi.
  Teklifin verilmesinde zamanlama değişikliğinin, "genel başkanların imzalaması arzusundan kaynaklanan gecikme olduğunu" kaydeden Şandır, bunu tamamlayarak teklifi verdiklerini söyledi.
  Canikli'nin, teklifin 256 AK Parti, 51 MHP milletvekilinin imzasıyla verildiğini söylemesi üzerine Şandır'ın, "Biz tamız, anlaşılıyor ki AKP'de fire var. Bu MHP'nin farkıdır" demesi, gülüşmelere yol açtı.
 
  -Teklif- 
 
  Anayasa değişikliği teklifi, Anayasa'ya "Geçici 20. madde"nin eklenmesini öngörüyor. İlk fıkrada, "Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk mahalli idareler genel seçiminde oy verme gününün 2013 yılının Ekim ayının son pazar günü olduğu" ifadesi yer alıyor.
  Maddedeki ikinci fıkrada ise yapılacak mahalli idareler seçiminde Anayasanın 67. maddesinde yer alan "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz" hükmünün, Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un seçimin başlangıç tarihi ve oy verme gününe ilişkin hükümleri bakımından uygulanmayacağı" öngörülüyor.
  Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'da değişiklik yapılmasına ilişkin yasa teklifi ise yasanın "Seçim dönemi, seçim başlangıç tarihi ve seçim günü""nü düzenleyen 8. maddesinde, "Her seçim döneminin beşinci yılındaki 1 Ağustos günü seçimin başlangıç tarihidir. Aynı yılın Ekim ayının son Pazar günü oy verme günüdür" şeklinde değişiklik yapılmasını içeriyor. 

26 Eylül 2012 Çarşamba

Rüzgar Türbini Modeller



Wind Turbine







Rum lider’den Türkiye’ye çok ağır suçlama



Kıbrıs Rum Kesimi lideri Dimitris Hristofyas, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada KKTC liderlerini yeniden müzakere masasına oturmaya davet ederken, Türkiye’yi de provokasyon yapmakla, savaş gemisi diplomasisiyle ve adanın etnik yapısını değiştirmeye çalışmakla suçladı.

Hristofyas, “Türkiye Kıbrıs’ı 1974’teki işgalinin üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen adanın kuzeyindeki işgalini sürdürüyor, burada güçlü bir askeri kuvvet bulunduruyor ve Türkiye’den yerleşimci getirmeyi sürdürerek ülkemin nüfusunun değiştirme planları uyguluyor. Türkiye insan haklarını ve on binlerce yerinden edilmiş kişinin temel özgürlüklerini ihlal etmeye devam ediyor” diye konuştu.

Türkiye’nin olumlu katkısının adadaki iki toplumun birlik yolunda ilerlemesi için çok önemli olduğunu vurgulayan Hristofyas, “Bunun yerine Türkiye bir ‘savaş gemisi diplomasisi’ uyguluyor ve sık sık ada çevresinde askeri gücünü gösteriyor.” ifadelerini de kullandı. Hristofyas konuşmasında ayrıca, KKTC lideri Derviş Eroğlu’nun müzakereleri yarıda bıraktığını belirterek, iyi niyetle müzakerelere devam edin çağrısında bulundu. 

Çok güzel kandırıldık


Türkiye'ye 1 milyon Çinli turist geleceği ve askeri amaçla kullanılmayacağı vaadi ile Boğaz'dan geçirilmesine izin verilen Vargay, uçak gemisi olarak hizmete girdi. Geçen zaman içinde 1 milyon turist vaadi de gerçekleşmedi.

Çok güzel kandırıldık
Çin’in ilk uçak gemisi ”Liaoning”, törenle Çin donanmasına teslim edildi. Çin’in kuzeyindeki Liaoning eyaletinin Dalien şehrinde yapılan törenle ”Liaoning” uçak gemisi, resmen donanmaya teslim edilerek denize indirildi.


Çin’in ilk uçak gemisi olma özelliğini taşıyan ”Liaoning” ile Çin donanmasının açık sulardaki etkinliği, kendini savunma kabiliyeti ve dışarıdan gelecek tehditlere karşı güvenliğini garanti altına alma yolundaki yeterliliğinin artacağı kaydedildi.

SALDIRIDA ÖLEN KADININ KIZI: "KAN DÖKEREK BARIŞ OLMAZ"




Tunceli'deki saldırı sırasında patlama noktasına yaklaşık 50 metre uzakta eşi ile yürüyüş yaptığı sırada şarapnel parçalarının isabet etmesi sonucu ölen 7 çocuk annesi 55 yaşındaki Fadime Acar'ın cenazesi otopsi için Malatya Adlı Tıp Kurumu'na götürüldü. Babaları Ali Acar'ın de hastanede tedavisi sürerken, ailenin evinde feryat sesleri yükseldi. Acar?ın kızı Evrim Kıt, "Kan dökerek, barış olmaz. Benim annemin günahı neydi? Orada yürüyüş yaparken öldürüldü. 'Artık insanlar ölmesin' diyoruz. Her gün insanlar ölüyor. Yeter artık. Benim annem artık geri dönmeyecek" dedi.
 

DOĞUBAYAZIT'A GELEN PKK'LILAR EYLEM YAPAMADAN YAKALANDI



Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde eylem yapmaya gelen 5 PKK'lı terörist ile bunlara yardım eden 2 kişi silahlarıyla birlikte yakalandı. Bir grup PKK'lının eylem yapmak üzere ilçeye geleceği istihbaratını alan polis ekipleri, hemen harekete geçti. İlçe girişindeki Türkiye-İran transit yolundaki kavşakta barikat kuran polis ekipleri, içerisinde teröristlerin bulunduğu plakasız minibüs ile 58 EL 196 plakalı kamyoneti durdurmak istedi. Minibüs durdurulurken, içerisindeki teröristler kelepçelenerek gözaltına alındı.

Mastar nedir?



Boyutları sabitleştirilmiş kontrol aletleri. Zamanımızda büyük ekonomik faydalar sağladığı için, bilhassa seri üretim ünitelerinde çok kullanılmaktadır. Bu yüzden mastarlar, seri imalatın en uygun ölçü kontrol aletleridir. Bugün sanayi üretiminin çok fazla olduğu ileri ülkelerde mastar ve mastarlarla kontrol konuları çok daha ileri seviyeye ulaşmıştır. Ülkemizde mastar kullanma alışkanlığı henüz yenidir. Başlıca uygulama alanları:
a) Seri imalat parçalarının boyut kontrolleri için,
b) Başka şekilde kontrol imkanı olmayan geometrik profil ve şekillerin kontrolleri için. Mastarlar her imalat takımlarında arandığı gibi konstrüksiyon bakımından basit ve maksada uygun olmalıdır. Bu, mastar konstrüktörünün önemli bir hedefidir. Basitlikteki maksat, ilkellik değildir. Maksada uygunluğun zamanla değiştirilmesi imkanlarını da göz önünde tutmak gereklidir. Mastar konstrüksiyonu için önceden bazı bilgilerin bilinmesi lüzumludur:
a) Kontrol edilecek iş parçasının geometrik şekli - ölçüsü - toleransı - malzemesi - imalatı miktarı. b) Mastarlama sırası, iş parçasının işlem sırasına göre tertip edilmelidir. Operasyon planlarında, işlemlerin cinsi, sırası, takımların ve aparatların numarası gösterilir. Bu bilgiler, mastarların seçimi ve konstrüksiyonuna tesir eden, yol gösteren faktörlerdir. Mastarlar uygulama yerlerine göre şöyle sınıflandırılır:
1. İmalat mastarları: İmalat esnasında iş parçasını imal eden işçi tarafından kullanılırmastar
2. Kalite kontrol mastarları: Bir iş yerinin kalite kontrol şubesi tarafından iş parçalarının son kontrolleri için kullanılır.
3. Teslimat mastarları: İş parçaları müşteriye teslim edilirken müşteri tarafından kullanılan mastarlardır. 4. Takım mastarları: Takım imalatında kullanılan mastarlardır. 5. Yardımcı mastarlar: Mastara ilave edilebilen parçalardır.

Sözlükte "mastar" ne demek?

1. Eylemlik.
2. Sıvacıların ve duvarcıların cetvel gibi kullandıkları ensiz, uzun ve düz tahta, mıstar.

Mastar kelimesinin ingilizcesi

adj. infinitive
n. infinitive, infinitive mood
Köken: Arapça


Kaynak: http://mastar.nedir.com/#ixzz27b1cEjok